İyi Parti Afyonkarahisar il başkanı Muhammet Mısırlıoğlu; Basın toplatışı öncesi Şuhut MHP Belediye meclis üyesi Murat Dede istifa ederek İYİ Parti ailesine katıldı. Ayrıca Şuhut MHP eski ilçe başkanı Çetin Çiftçi ve emekli sağlık memuru Orhan Dönmez’de İYİ Parti ailesine katıldılar.
Başkan Mısırlıoğlu” Bildiğiniz gibi önümüzdeki seçimlerde ülkemizi refaha çıkarmak için var gücümüzle çalışıyoruz.
İktidar yolunda emin adımlarla ilerliyoruz Allah’ın izniyle…
Afyonkarahisar’da çok kısa zamanda büyüdük, ailemiz genişledi. Birbirinden kıymetli milletvekili aday adaylarımız var. Hepimizin derdi vatan, hepimizin derdi memleket.
Bu baskıcı, yıldırıcı, adaletsiz yönetim anlayışının son bulması için var gücümüzle çalışacağız. Yanımızda olan, desteğini ve dualarını esirgemeyen herkese bir kez daha sizlerin huzurunda teşekkür ediyorum.
Bizim gücümüzden korkanlar, basit oyunlarla yolumuzu kesmeye çalışıyorlar. Biz gücümüzü aziz Türk milletinden alırken gücünü iktidardan alanlar küçük hesaplar peşine düşüyorlar. Bakın buna bir örnek vereyim…
Afyonkarahisar Belediyesi, parasıyla kiraladığımız reklam alanlarına asılacak afişlerimizi hazmedemiyor. Afişlerde partimizin adının küçük puntolarla yazılmasını istiyor. Biz buna gülüp geçiyoruz geçmesine ama bir yandan da acıyoruz.
AKP zihniyeti ne kadar da küçük hesaplar peşine düşmüş? Ne kadar korku ve panik içinde görüyorsunuz. Reklam afişlerimize bile tahammülleri yok. Az önce dedim ya baskıcı yönetim diye. İşte size en güzel örnek. Parasıyla kiraladığımız reklam alanlarına asacağımız afişe bile karışıyorlar.
Hem de hiçbir aykırı durum yokken. Hakkı olmamasına rağmen ali kıran baş kesen gibi kararlar alıyorlar. Bu da bize gösteriyor ki çok korkuyorlar.
Ama bu son çırpınışları. Bunlar son ambargoları. Az kaldı Allah’ın izniyle bu ülkeye adalet, sağduyu, hoşgörü gelecek.
Geçenlerde gördüm Sayın Erdoğan Ticaret Bakanı Mehmet Muş’un imzasını beğenmiyor. Ve aşağılayıcı bir üslupla “bu ne biçim imza ya? İmzayı değiştir” diyor.
Yani bu konuda söylenecek çok söz var da cümlelerimi seçerek kurmak istiyorum. Kabinede bakan olan birine böylesine bir üslupla imzanı değiştir diyen biri yönetiyor işte bu ülkeyi. Her şey onun istediği, beğendiği gibi olacak. Başka türlüsü mümkün değil…
Ama korkuyorlar dedik ya, bir yandan da hakimiyetlerini garanti altında tutmaya çalışıyorlar. Cumhuriyet, demokrasi, millet iradesi kelimelerinden, Mustafa Kemal isminden korkuyorlar. Öyle bir korkuyorlar ki telaffuz dahi etmiyorlar. Milli bayramlarımızı hiçe sayıyorlar.
Cuma hutbelerinde bile kasıtlı olarak siyasi mesajlar veriliyor. Halkı özünden koparıp özüne düşman etmeye çalışıyorlar. Şanlı Çanakkale Zaferimizin yıldönümünde yine aynı şeyi yaptılar. Mustafa Kemal Atatürk’ü anmadılar. Neden anmıyorlar biliyor musunuz? Çünkü ulu önderden korkuyorlar. Onun izinden yürüyen bizlerden korkuyorlar. İlkelerinden, inkılaplarından korkuyorlar.
142 yıldır hala yaşayan ve yaşatılan bir lider olmasından korkuyorlar. Diyanet İşleri imama hutbe gönderiyor, imam orada yazanı okuyor. Dinimizi alet ettikleri şeye bakar mısınız? Ama korkunun ecele faydası yok. Az kaldı. Sizin için çok acı olan bu gerçekle yüzleşeceksiniz. 14 Mayıs günü yeni bir kurtuluş günü olacak…
Tarım Bakanı’nın yaptığı konuşmayı duymuşsunuzdur. Polyannacılık oynayan, en acı gerçeklerin bile üzerini örtmeye çalışan bu zihniyet, “evet sel oldu, insanlar öldü ama toprak da suya kavuştu” diyor. Bakın şimdi burada alçaklık, basiretsizlik, yüzsüzlük, utanmazlık ne ararsanız var…
Bu ülkenin Tarım Bakanı, felaketten bu sonucu çıkarıyor. Tarımın bakanı olmuş bu kişi bilmiyor mu?
Felaketin asıl sebebi yağışlar değil. Düzensiz ve hatalı yapılar, yollar, barajlar, dereler, köprüler, alt geçitler. Bu ülkenin Tarım Bakanı bilmiyor mu? Böylesine balçıkla kaplanmış şiddetli bir akıntının toprağa karışmayacağını? Nasıl bir vicdanla bu cümleler kurulabilir?
20 vatandaşımız can vermişken, onlarca eve ocağa ateş düşmüşken söylenecek sözler mi bunlar? Ülkemiz peş peşe gelen felaketlerle sarsılmışken toprak suya kavuştu avuntusuyla milletin sabrını sınıyorlar.
Bu zihniyetteki adamlar depremde 50 binden fazla kişi hayatını kaybetmişken “olsun, en azından çürük binalar temizlendi” avuntusunu da yaparlar.
Yazıklar olsun size! Size de zihniyetinize de, sizi hala görevde tutanlara da yazıklar olsun!
Evet Ramazan pidesinin fiyatı da belli oldu. Bir pideyi 10 TL’den satacaklar. Mübarek günde 5 kişilik bir aile evine günlük 50 TL sadece pide masrafı yapacak gibi görünüyor. Kahvaltı edecek olsa peynir fiyatları 150 – 200 TL… Sucuğu, pastırmayı anlatmıyorum bile…
Ülke ekonomisinin geldiği noktayı görüyorsunuz…
Biz burada pideyi yapana da kızamayız, satana da. Kızmamız gereken kişi işler rayından çıkarken sarayda keyif çatan kişidir.
Kızmamız gereken kişi tarımdan anlamayan Tarım Bakanı Kirişçi’dir. Yemeğimize katık yapacağımız pide bile 10 TL bu ülkede arkadaşlar… Tencerede kaynayacak yemeğin hesabına girmiyoruz bile…
Pide fiyatları 10 TL olarak açıklandıktan sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu hemen bir açıklama yaptı. İstanbul’da halk ekmek büfelerinde pide 5 TL’den satılacak. Demek ki neymiş? İsteyin ce olabiliyormuş. Demek ki neymiş?
Bir belediye başkanı iktidar partisi olmasa bile istediğinde halkın yanında yer alabiliyormuş.
Bu ülkede yapılmaz denileni Millet İttifakı Belediye Başkanları yaptı.
Ödenemez denilen borçları ödediler. Her zaman milletin menfaatine kararlar aldılar. Bu işin muhalefeti iktidarı yok beyler. Bu iş yürek meselesi, vicdan meselesi….
Şimdi göreceğiz bakalım Afyonkarahisar’da benzer bir karar alınabilecek mi? Saraydan izinsiz adım atamayan sözde yöneticiler vatandaş lehine insiyatif alabilecek mi?
İnşallah alırlar, inşallah vatandaşımızın çıkarları doğrultusunda bir karara vesile oluruz. Tok açın halinden ne anlar? Saray hayatı yaşayan adam mübarek ramazan ayında evine sıcak pide alacak vatandaşın günlük 10 lirayı hesap etmesinden ne anlar?
Ama devran dönecek çok az kaldı…
14 Mayıs’ta huzura kavuşacağız. İYİ’ler kazanacak, kötüler kaybedecek. Yeni bir tarih yazılacak Allah’ın izniyle…
Dua, ibadet, yardımlaşma ve dayanışma günlerini uhdesinde barındıran, On Bir Ayın Sultanı olan bir Ramazan Ayına daha ulaşacak olmanın engin huzurunu ve mutluluğunu yaşamaktayız.
Ramazan-ı Şerif, insanlığı zulmetten aydınlığa kavuşturan kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’in nazil olduğu, sabrın ve şükrün en güzel şekilde öğrenilip tatbik edildiği rahmet, mağfiret ve bereket ayıdır.
Bu kutlu zaman dilimini anlam ve önemine layık olarak idrak etmenin, af kapılarını sonuna kadar açan Yüce Rabbimizin sınırsız merhametinden yararlanmak için bulunmaz bir fırsat olduğunu asla unutmamak gerektir.
Çünkü Şehr-i Ramazan aynı zamanda nefsani isteklere gem vurulan, nefislerin terbiyeye tabi tutulduğu manevi temizlik ayıdır.
Bu müstesna günlerin sevincini, heyecanını, yardımlaşma ve dayanışma duygularını, cihanşümul mesajlarını çok iyi idrak etmeli ve bu güzellikleri hayatımızın her anına yayabilmeliyiz.
Özellikle fakir ve yardıma muhtaç insanlarımızı, hasta, yaşlı, yetim, öksüz, kimsesiz kardeşlerimizi, Aziz Şehitlerimizin emaneti olan Şehit Ailelerimizi ve Kahraman Gazilerimizi ihmal etmemeli, kapılarını çalmalı, sofralarına misafir olmalı, onları sofralarımızda misafir etmeliyiz.
Güzelliklerle dolu olan bu rahmet ve mağfiret ayında kalplerimizden sevgiyi, sofralarımızdan bereketi, evlerimizden huzur ve saadeti eksik etmemesini ve bizleri dostluk, barış ve kardeşlik duygularının hâkim olduğu nice güzel günlere kavuşturmasını Yüce Allah’tan dua ve niyaz ediyorum.
Bu duygu ve düşünceler içerisinde Afyonlu hemşerilerimin, Aziz Milletimizin ve bütün İslam Âleminin mübarek Ramazan Ayı’nı kutluyor, Yüce Rabbimizin af ve mağfiretine vesile olmasını diliyorum.