Nefis insanın en büyük düşmanı ve şeytanın taşeronudur. Gerçek pehlivan minderde değil nefsine karşı verdiği mücadelede galip gelendir.
Nefislerinin esiri olup, nefsini, oturduğu makamı ve koltuğu kendine put edinen insanlar hem kendine hem de başkalarına çok büyük zararlar verirler.
Amacımız eşekleri hor ve hakir görmek değildir; eşek fıtratının gereği neyse onu yerine getirir ve eşekten ancak eşeklik beklenir. Önemli olan eşeklikten ve eşeklerden kurtulmaktır.
Mevlana, bir gün medresesinde öğrencilerine ders verirken birara : “Allah (c.c.) Kur’an-ı Kerim’de, en çirkin ses eşeğin sesidir.” buyuruyor. ” Peki size göre o kadar hayvanın içerisinde eşeğin seçilmesindeki hikmeti nedir?” diye sordu.
Talebeleri, bu durumun açıklamasını kendisinin yapmasını rica ettiler. Mevlana:
“Her hayvanın kendisine mahsus bir zikri, tesbihi, iniltisi vardır. Mesela devenin böğürtüsü, aslanın kükremesi, av hayvanlarının inlemesi, sineklerin vızıltısı, arıların uğultusu onların zikirleridir. İnsanların tesbihi ve zikri olduğu gibi gökteki meleklerin de vardır. Halbuki biçare eşek sadece iki vakitte anırır. Birisi, cinsi yakınlık istediğinde, diğeri acıktığında.
Demek ki eşek, şehvetinin ve boğazının esiridir. Gönlünde Allah’a ait bir dava, bir sevda bulunmayan, sadece midesini ve şehvetini düşünen birisinin sesi Allah katında eşek sesi gibidir veya daha aşağıdır.” Hayvandan daha aşağı ayetinin tokadı da her halde böyle olan insanların suratına inmektedir. İnsan hayatı; midesi, arzuları, zevkleri, sadece beşeri dertleri için yaşarsa; hayatında hiçbir ulvî gaye olmazsa, onun çıkardığı bütün sesler böyle bir akibetin habercisidir.
Mevlana, makam münasebeti ile bu dersi verirken, bir başka yerde de insana bu kadar hizmeti olan eşeğe eziyet edilmemesini, her mahlukun yemek ve şehevi istek mevzuunda müşterek olduğunu anlatır. “Eğer, bu hayvan bu sebeple hakir görülürse, bu hisleri taşıyan her mahluk hakir görülmelidir.” der.
Mevlana Hazretleri, eşeğin o hallerinden, “İnsanlar böyle olmamalı.” manasına bir ders çıkarmış, eşeği levm etmemiştir. Yoksa o fıtratının gereğini yerine getirmektedir.
Muharrem Gunay Siddikoglu