Büyük Taaruzun 102.ci yılı, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları 25 Ağustos 1922 Cuma günü Şuhut Büyük Camide Cuma namazı kıldıktan sonra Şuhut halkı ile vedalaşarak ve helalleşerek karargahı Çakırözü köyüne kurulan çadırlı karargaha taşıma emri verip; Komuta kademesi ile Kocatepeye doğru Zafer Yürüyüşü yaparak Türk Milletinin bağımsızlığını temin etmiştir.
Büyük taarruzdan bu tarafa 102.yıl geçti Cumhuriyetimizin de 2. yüzyılını kutluyoruz ama biz Türk milletine Mustafa Kemal Atatürk silah arkadaşları ve istiklal harbini bir türlü anlatamadık.
Bundan tam 102 yıl evvel Türk’ün son kalesi Anadolu ve İslam’ın son ordusu Türk ordusu ya istiklal ya ölüm parolasıyla dünya tarihinde görülen en çetin harplerden bir tanesini Anadolu’da yapmıştır.
Kurtuluş Savaşı değildir varoluş yok oluş mücadelesi istiklal bağımsızlık ve hürriyet savaşıdır. Müslüman Türk’ü binlerce yıllık Anadolu yaşadığı topraklardan koparıp atmak isteyen emperyalist güçler hışımla Türk milletinin üzerine binmiş dahili ve harici bedbahtlar Türk’ü tarih sahnesinden silmek istemiştir.
Büyük taarruz savaş stratejisi çok riskli tehlikeli belki telafisi en zor olan harp stratejilerinden bir tanesiydi. Ancak kesin netice alacak çok kısa süre süre içerisinde işgal kuvvetleri ile dahili ve harici bedhahların denize dökülecek Türk milletini hürriyetine kavuşturacak Anadolu coğrafyasındaki minarelerden ezan sesinin susmayacağı, aydınlık çağdaş modern Türk devleti kurulmasının önünü açacak Bir harp stratejisiydi.
Bugünkü modern orduların bile cesaret edemeyeceği düzeyde engebeli ve yüksek dağları aşarak 200.000 askerle yapılmış neticesi kesin savaş stratejisidir. Sonuç olarak çok zor imkanlarla birinci ve ikinci ordu kurulmuş ancak en fazla birkaç ay savaşabilecek cephane ve mühimmat tedarik edilebilmiş, yapıldığı tarihte daha sonrasına gıda ikmali olmayan inanmış Anadolu türkünün varlığını yokluğunu ortaya koyduğu bir savaştır.
Denize döktüğümüz dahili ve harici bedhahların geride bıraktıkları bugün büyük taarruzu istiklal harbini aşağılayıcı küçümseyici ifadeleri artarak devam etmektedir. kafasına fes geçiren bazı mekzupların keşke Yunan galip gelseydi sözleri; Türk milletini ne kadar ağır ve zor bir karanlık içerisine sokulmak istediğinin açık delili niteliğindedir.
102 yıl önce başaramayanlar. aynı tezgahı bugün Türk milletinin önünü koymaya çalışmaktadır. Sevgili okurlar kim bunlar dersiniz bunlar Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurucusu gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına hayırla yad edemeyenler, arkalarından bir Fatiha okuyamayanlar, 25 Ağustos 1922 tarihinde Şuhut büyük camide cuma namazını katılan Mustafa Kemal Atatürk silah arkadaşları ve ahaliye elinde kılıç ile hutbe okuyan Ali Agah hoca efendi, İstiklal harbine ve büyük tarza verdiği desteği istiklalin önemini, İstiklal olmadan yaşamaktansa ölmeyi, İfade etmiştir. Ali Agah hoca efendi kadar istiklal ve bağımsızlığı bunu temin eden Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına askerlere gazilere ve şehitlere minnet ve şükranlarını ifade etmeyenlerdir diyorum.
Diyorum da hiç ümidim yok. Benzer bir hayal kırıklığına 25 Ağustos 2017 Cuma günü koşarak geldiğim Şuhut büyük cami vaz ve hutbesini üzüntü ve elemle dinlemiştim. Bu da şunu gösteriyor ki biz 102 yıl geçmesine rağmen ne istiklal harbini ne Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını Türk milletine yeterince anlatamamışız.
Ümidimiz önümüzdeki genç nesiller hem atalarına iyi anlayacaklar, hem de kendilerinden sonra gelen nesillere iyi anlatacaklardır.
Ne mutlu, Türküm diyene.
Sağlıklı olun. Sağlıkla kalın.