Şuhut’un Kayabelen kasabasından gerçekleşen 4. Uluslararası 18. Ulusal Hamza Şeyh Dede’yi Anma ve Hıdrellez Kültür Festivali büyük bir katılımla gerçekleşti. Festivale Afyonkarahisar Valisi Haluk İmga İl Jandarma Komutanı Jandarma Albay Ünal Ödemiş Belediye Başkanı Burhanettin Çoban Şuhut Kaymakamı Ömer Adar dış ülkelerden gelen Alevi Bektaşi temsilcileri katıldı.
Festivale ayrıca yurt dışı Alevi temsilciliklerinden ise Amerika Birleşik Devletleri DetroitArnavutluk Tiran ve Balkanları temsilen Sarı Saltuki Hüseyin Başar BabaKaradağ’ı temsilen Baba Bilir Tercume Makendonya’yı temsilen rehber Adnan Akgün Bulgaristan Kırcaali’den Alevi-Bektaşi Din Hizmetleri Başkanı Sadullah Baba ve Bulgaristan Kırcaali Süzmenler köyü muhtarı Selime Ali katılanlar arasındaydı.
“KÜLTÜR TOPLUMLARARASI İLETİŞİMİ SAĞLAYAN EN GÜVENİLİR ARAÇTIR”
Kayabelen Belediye Başkanı ve Festival Tertip Komite Başkanı Selahattin Aydoğan festivalin açılışında yaptığı konuşmada Atatürk’ün “Cumhuriyetin temeli kültürdür” sözüne atıfta bulunarak bir değerler bütünü olan kültürün toplumlararası iletişimi sağlayan en güvenilir araçlardan biri olduğunu söyledi.
Aydoğan “Bu gerçekten hareketle düzenlediğimiz etkinlik aracılığı ile bir yandan gençlerimize ve çocuklarımıza kültürümüzü tanıtıp onun zenginliğini ve güzelliğini kavratmaya çalışırken öte yandan da ulusal kültürümüzün değişik renklerini bir araya getirerek barış huzur dostluk ve kardeşlik havasının güçlenmesine katkı yapmayı amaçlıyoruz” dedi.
Aydoğan konuşmasında Hamza Şeyh Dede’ye ilişkin bilgiler de verdi. Aydoğan köklerini Orta Asya’da Türkistan’da Hoca Ahmet Yesevi düşüncesinden alan Alevi Bektaşi Kültürü’nün Anadolu’da tarihsel hümanist ve karizmatik temsilcisini Hacı Bektaş-ı Veli’nin yüce şahsında bulduğunu belirterek “Hacı Bektaş-ı Veli ve çevresinde yer alan binlerce Türkmen dedesinin 13. yüzyılın sosyal ortamı içerisinde Anadolu’nun farklı yörelerinde Türkmen topluluklarının yerleşimini yönlendiren toplum liderleri olmuşlardır” diye konuştu. Aydoğan şunları söyledi:HAMZA ŞEYH DEDE
“Hamza Şeyh Dede de Karacaahmet Sultan Seyyit Cemal Sultan Kureyş Baba gibi Afyonkarahisar yöresinde Türkmen boylarının yerleşimini organize eden ve
Alevi-Bektaşi düşüncesinin temellenmesini sağlayan alperenlerdendir.”
Aydoğan yöre insanının belleğinde Hamza Şeyh Dede Geyikli Baba Abdal Musa Abdal Murat Abdal Mehmet Doğlu Baba ile beraber Doğu Marmara ve Ege yöresinde insan sevgisi temelli evrensel erdemlerle örülü Alevi-Bektaşi inancının gönül erlerinden biri olarak ’yâd edildiğini de ifade etti.
KAYABELEN’İN TARİHİNE İLİŞKİN BİLGİLER DE VERDİ
Konuşmasında Kayabelen’e ilişkin bilgiler de aktaran Aydoğan kasabanın rivayetlere göre Miladi 1300-1400 yıllarında Kumalar Yaylası’nın eteğinde kurulmuş bir Türkmen Alevi köyü olduğunu söyledi. Aydoğan “O zamanki ‘pınar’ anlamında ‘Bedeş’ köyü olarak bilinen ismi l960 yılında ‘Kayabelen’ olarak değiştirilmiştir. 1999 Yılında belediye olmayı hak etmiş ve belediye teşkilatı kurulmuştur” ifadelerini kullandı.
KÜLTÜR MERKEZİ OLAN BİR KASABA: “KAYABELEN”
Belediye Başkanı Aydoğan kasabalarına gelen yardımlarla festivaller için kullanılan alanı ve Kültür Merkezi’ni yaptıklarını belirterek “Bu arada önemle belirtmek isterim ki;düzenlediğimiz festivallerde halkımızın gurbetçilerimizin ilçemizin ve ilimizin dahası tüm Türkiye’den gelen can dostlarımızın bahşetmiş oldukları maddi yardımlarla bu görmüş olduğunuz sahayı ve Kültür Merkezi’ni sizlerin hizmetine sunduk” diye konuştu.
KATKISI OLANLARA TEŞEKKÜR
Aydoğan festivalin düzenlenmesinde ve sürdürülmesine katkısı olanlara da teşekkür ederek konuşmasını şu ifadeler ile noktaladı:
“Belediyemizin kısıtlı olanaklarını çok aşan böyle bir günün gerçekleşmesini sağlayan hayırsever halkımıza Kültür ve Turizm Bakanlığımıza ve saygıdeğer gurbetçi dostlarımızaayrıca belediye meclis üyelerime ve Belediye personelimize Kayabelen Folklor araştırma derneğimize ve Kanal 3 televizyonuna içten teşekkürlerimi sunuyorum.”
İMGA: “BU TOPRAKLARIN BEREKETİ BİR ARADA YAŞAMA KÜLTÜRÜNDEN GÜÇ ALIYOR”
“Yıllar önce Kaymakamlık yaptığım Şuhut’ta İlçesinin şimdiki adıyla Kayabelen’in belediyelik olarak görmek ve böylesine güzel bir şenliğe ev sahipliği yaptığını görmek beni son derece mutlu etti. Üç senedir bu şenliğe katılıyorum. Böylesi güzel bir şenlik değerli Belediye Başkanımız Selahattin Aydoğan tarafından düzenlenebilirdi. Kendisi ve birlikte hareket ettikleri arkadaşlarını kutluyorum. Çok değerli bir bahar ve yağış dönemini yaşadık. Bugün bereketin fışkırdığı bu topraklarda çok güzel bir şenliğe tanık oluyoruz. Bu Anadolu’nun bereketidir. Bu toprakların bereketi kardeşlik duygularından bir arada yaşama kültüründen güç almaktadır. İşte Alevi-Bektaşi kültürü de bu toprağın harçlarından birisidir. Kökünü Orta Asya’dan alıp bugüne ulaşan ve geleceğin güzel Türkiye’sine katkıda bulunan bir kültürdür”
ÇOBAN: “AFYON’DA HEP BİRLİK BERABERLİK GÖRDÜM”
Belediye Başkanı Burhanettin Çoban ise yaptığı konuşmasında Afyonkarahisar ilçeleri beldeleri ve köylerinde çok yakın bir topluk içinde yaşayan Sünni ve Alevi toplulukların olduğunu belirterek “Benim yaşım 47. Afyonkarahisar ilçe belde ve köylerinde kavgadan ayrımcılıktan ziyade birlik beraberlik kardeşlik gördüm. İnşallah bu kardeşlik ölünceye kadar devam eder” dedi. Çoban toplumu bölmek ve parçalamak isteyenlerin olduğunu ve bunun örneklerinin geçmişte de görüldüğünü belirterek şunları söyledi:
“Bizi bölmek ve parçalamak isteyenler elbette oluyor. Bunu örneğini geçmiş yıllarda Sivas Maraş Malatya ve Çorum illerinde gördük. Bu gerçeği herkes biliyor. Artık bu oyuna kimse gelmeyecektir. Çünkü biz Demokrasiye inandık. Artık bu kültür bizim zenginliğimiz oldu. Bizi artık birbirimizle karşı karşıya getiremezler. Avrupa ülkelerin bulunan Alevi ve Bektaşi Derneklerini hemen hemen hepsini ziyaret ettim. Bu ziyaret sırasında onlardan ilgi alaka ve misafirperverlik gördüm. Hamza Şeyh Dede bu toprakların bir zenginliğidir. Peygamberi peygamber bilenlere ne mutlu Hz. Ali’yi gönülden sevenlere ne mutlu yüreğinde Ehl-i Beyt sevgisini eksik etmeyenlere ne mutlu Hz. Ali’yi Ehl-i Beyt’i ve Hacı Bektaşi Veli’yi kendisine önder seçenlere. Ne mutlu Hamza Şeyh Dede’nin torunlarına.”
GÜLLÜ: “ALEVİLİK DÖRT KAPILI BİR KÜLTÜR ÇEŞMESİDİR”
Alevi Dernekleri Afyonkarahisar Başkanı Mustafa Güllü ise Alevi toplumunun bilimsel çalışan insan sevgisini onurunu ve emeğini en yüce değer sayan bir toplum olduğunu kaydetti. Güllü Alevilerin Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı özellikle laik cumhuriyet devlet sisteminin tüm kurum ve kuruluşları ile işlemesinden yana olduklarını kaydetti.
Aleviliğin “dört kapılı bir kültür çeşmesi” olduğunu vurgulayan Güllü Alevilik inancına ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bütün dinlerin harman edildiği ve son din olarak da İslamiyet’in içinden çıkıp yükselen bir inanç yoludur. Aleviliği İslamayet’in içinde ve dışında aramaya gerek yok. Alevilik dinler dünyasını aşmış dinler üstü felsefe ve ilimle yoğrulmuş bütün insanlığa açık dört kapılı bir kültür çeşmesi yönetim hukukçusu sosyo ekonomik anlamda da paylaşımı öğreten bilimsel din dil ırk ve cinsiyet ayrımı görmeksizin bütün insanları kucaklayan bir yaşam felsefesidir. Aleviliği yaşamakla kendi yolunu bulursun.
“ALEVİLİKTE NEFSİNE HAKİM OLMAK EN BÜYÜK ERDEMDİR”
Güllü konuşmasında Alevilik inancında en büyük erdemin nefse hakim olmak olduğunu anımsatarak “İnanışın tek vasıtası aşk ve muhabbettir. Aşk ve muhabbet her nesneye göre uygulanabilir. Alevi inanışının gerçek mürşidine içtenlikle bir bağlılığı vardır” dedi. Alevilik inancında Cenab-ı Hak’ın korkulacak bir varlık olarak değil sevilecek ve tapılacak bir tanrı olarak görüldüğünü de vurgulayan Güllü şöyle dedi:
“Gerçek bir Alevi olabilmek için şefkatle güne gibi cömertlikle toprak gibi kendini Hak’ka teslimiyette ölü gibi örtücülükte ise gece gibi olmalıdır.”
İnanan insanın önce kendini “toprak etmesi” gerektiğini kaydeden Güllü “İnanan her can toprağa marifet tohumunu ekmelidir. Birlik suyunu vermelidir” dedi.
“ALEVİLİK MUHABBET VE SOHBET YOLUDUR”
Aleviliğin birlik beraberlik cinsiyet ayrımı yapmadan özgür muhabbet ve sohbet yolu olduğunu da belirten Güllü“Alevilik Tüm toplumları demokratik bağımsız son derece sıra ve saygıya uyularak ahlak ve terbiye kuralları içinde geçer. Bilenler konuşur; bilmeyenler dinler ve öğrenmeye çalışırlar. Muhabbet meydanları genel olarak sofra başıdır. Bu arada canlar bir araya gelirler; dertler sosyal konular görüşülür ve birbirlerine bağımlılık havası kuvvetlendirilir” şeklinde konuştu. Aleviliğin özünü sürekli olarak ozanların ve dedelerin koruduğunu ifade eden Güllü şöyle dedi:
“Alevi dünyası Hz. Ali’nin Veli olmasının ötesinde bilime ve felsefeye düşkünlüğünün ayrı bir özelliğidir. Peygamber Efendimiz Hz. Ali için söylediği şu sözler Alevi toplumu arasında çok ünlüdür: ‘Ben ilmin şerhiyim Ali’de onun kapısıdır.’ Hz. Ali ilim ve irfan bakımından sahabelerin en üstüdür. İlk imamdır. Hz. Ali ben konuşan Kur’anım derken onun özünü kavrayıp aydınlatacak bilgisi olduğunu vurgulamak istemiştir.
“HAKSIZLIKLARA BOYUN EĞMEMEK İÇİN HEP MÜCADELE VERDİK”
Güllü konuşmasında Alevi toplumumun ülkedeki yaşadığını sıkıntılara da dikkat çekerek şunları söyledi:
“Zaman içinde Ehli-Beyt’in uğradığı haksızlıklar ve onlara yapılan zulüm işkence yüzyıllardan biri Ehli-Beyt’e gönül vermiş insanlara yapılan işkenceler çektikleri acılar Alevi toplumunu ve kitleyi dağların en ücra köşelerine itmiştir. Çağlar boyunca sadece inançlarımız yüzünden kıyımlara uğradık ve yakıldık. Bu zulme karşı hiçbir zaman devlete karşı gelmedik. Haksızlıklara boyun eğmemek için hep mücadele verdik. Alevilik inancında nefsine hakim olmak en büyük erdemdir. İnişin tek vasıtası aşk ve muhabbettir. Aşk ve muhabbet her nesneye göre uygulanabilir. Alevi temiz bir inanışı gerçek mürşidine içtenlikli bir bağlılığ vardır. Cenab-ı Allah’ı korkulacak bir varlık değil sevilecek ve tapılacak bir tanrı olarak görür. Gerçek bir alevi olabilmek için şefkatle güneş gibi cömertlikte toprak gibi olmalıdır. Birlik ve beraberliğimiz daimi olsun Hızır yoldaşımız Şah-ı Merdan Ali yardımcınız olsun. “
Şuhut Kaymakamı Ömer Adar Alevilik ve Bektaşiliği çok sıkıntılı oluşması önce mali ulusal ve daha sonra uluslar arası seviyeye ulaşmıştır. Bu gücü Alevilik Bektaşilik düşüncesinden alarak birlik beraberlik kavramına dayanmaktadır. Bu düşünceye ülkemizin daha çok ihtiyacı vardır. Dış ülkelerden bizi sevmeyerek bizi bölmek için Kürt Türk Alevi Sünni kavramlarıyla bizi bölmeye çalıştılar. Bu anlamda Alevilik ve Bektaşilik bu bölücülüğe karşı gelerek darbe vurmuş ve cevabını en güzel cevabı vermiştir” dedi.
ÜNLÜ SANATÇI KUBAT’IN AMCASI DA KAYABELEN’DEYDİ
Söylediği türkülerle tüm ülkenin beğenisini kazanmış olan şarkıcı Kubat’ın amcası Şemsettin Kubat da festivale katılanların bağlamasından çıkan nağmelerle hoşça vakit geçirmelerini sağladı. “Yoksul Derviş” lakaplı Kubat başta protokol olmak üzere misafirleri ozan üslubu ile selamladı. Atatürk’ün verdiği mücadeleleri ve hürriyete kavuşmak için nelere başvurduğunu anlattı. Atatürk’ün bugünlere gelinmesinde önemine dikkat çeken ve devrimlerine sahip çıkılması gerektiğini kaydeden Kubat bağlaması ile izleyenlere adeta müzik ziyafeti yaşattı.
Etkinlikte daha sonra sırasıyla Afyonkarahisar Alevi Kültür Derneği Halk Müziği Topluluğu’nun konseri Kayabelen İlköğretim okulu öğrencilerinin halk oyunu gösterileri Türk Halk Müziği Sanatçısı Canan Başkaya’nın konseri İzmir Pir Sultan Abdal Derneği Semah Ekibi’nin gösterileri Halk Ozanı Ali Doğan’ın söyleşisi Isparta Yalvaç Körküler Semah Ekibi’nin gösterileri Hamza Top ve Ekibi Bulgaristan Beyköy Semah Ekibi7nin gösterileri AKÜ Halk Dansları Topluluğu’nun oyunları yer aldı. İl merkezinden ve çevre illerden de katılımın olduğu program Türk Halk Müziği Sanatçısı Özlem Özdil’in vermiş olduğu konser ile son buldu.
ABD’DEN DE KATILIMCILAR VARDI
Amerika Birleşik Devletleri Detroit Arnavutluk Tiran ve balkanları temsilen programa katılan Sarı Saltuki Hüseyin Başar Baba “Bu coşkuyu dile getirmek değil yaşamak gerekiyor. Anlatılmaz… Horasan’dan kalkıp buralara kadar buradan da Amerika’ya kadar uzanan sevgi bence eko sistem sevgisidir. İnsanlığa insanlığı öğreten erenlerimizin yoludur bu. Edep erken yoludur bu. Elini beline diline sahip olma yoludur bu. Yunus’un dediği gibi ‘Gelmedim dünyaya dava için. Benim için değil senin içindir bu yol. Bu yolda sevgiyi bulduk insanların kaynaşmasını bulduk’ Çok hoşuma giden bir durum var. Topluk içinde gençlerin varlığı beni onurlandırdı. Çünkü bir milletin atar damarları gençlerdir. Mustafa Kemal Atatürk gençliğe hitaben ‘Muhtaç olduğunuz kudret damarınızdaki asil kanda mevcuttur’ demişti. Kayabelen Belediyesi’yle başkanıyla yerel halkıyla cumhuriyet tarihimizin şehitleriyle özleşmiş adeta. Bugünleri yaşatan rabbimize şükürler olsun” dedi.
Karadağ Ulçin’i temsilen gelen Baba İlir ise şenlikler ve gördükleri hakkında şu sözlere yer verdi:
“Burada olanları anlatmak mümkün değil. Ama gördüğüm her şey çok güzel. Birlik kardeşlik var. Aynı zamanda Ehli Beyt sevgisi var. Bu da beni mutlu ediyor. Türk milleti ile biz bir bütünüz ve hep bütün olacağız.”
Makedonya’yı temsilen gelen Adnan Akgün “Güzellikle geldik hoş bir şekilde karşılandık. Giderken kalbimizi burada bırakıp gidiyoruz” ifadelerine yer verdi. (Metin ve fotoğraf: Gazete 3)